[Bu yazı Komünist KöZ Gazetesi’nin Nisan 2016 tarihli (özel sayı:3) 1 Mayıs özel sayısında yayımlanmıştır.]
1 Mayıs’ı (sırf 8 saatlik iş günü için mücadele olmasından ötürü) sendikal bir eylem ve sendikacıların öne çıktığı bir eylem gibi gösterme gayretleri de ayrı bir sorundur. 1 Mayıs’ın 1 Mayıs olması elbette 8 saatlik iş günü mücadelesiyle ilgilidir.
Ama bu günün ortaya çıkmasına damga vuranların «uslu», «masum» işçiler, münhasıran sendikal mücadele içindeki militanlar olduğu asla doğru değildir. Bu nedenle o günün ortaya çıkmasına vesile olan ünlü «Şikago’lu 8’leri» anmak ve onların aslında ne tip militanlar olduğunu 1 Mayıs’ı ehlileştirmek isteyenlere hatırlatmak da bir ödev olsa gerektir.
Onların savundukları görüşler ve yöntemler bir yana, amaçlarının ve yönelimlerinin politik olduğu apaçıktır ve onlarla hemfikir olmasak da Parsons, Spies, Lingg ve diğerlerini oldukları gibi anmak da komünistlerin ödevleri arasında olmalıdır.
1 Mayıs’ın simgesi olan 8 Şikagolu devrimci polisin 8 saatlik iş günü için sürdürülen Şikago McCormick Harvester fabrikasındaki greve saldırarak grevcilerin bazılarını katletmesini protesto etmek üzere 4 Mayıs 1886 günü Hay Market (Saman Pazarı) meydanında düzenlenen mitingin örgütleyicileriydi.
O mitingde polisin dağılmakta olan göstericilere saldırdığı sırada nereden geldiği bilinmeyen bir bombanın atılmasıyla ölen polislerin öldürülmesinden sorumlu tutuldular ve bu nedenle mahkum edildiler. Beşi; Albert Parsons, August Spies, Adolph Ficher, George Engel, Louis Lingg, Michael Schwab ve Samuel Fielden idama mahkum edildi. Oscar Neebe 15 yıl hapse mahkum edildi. Michael Schwab ve Samuel Fielden’in cezaları ömür boyu hapse çevrildi. Lingg infazın arefesinde kendi kaderini kendi elleriyle tayin etmek üzere yanında sakladığı puro kisvesi altındaki patlayıcıyla intihar etti. Diğer dördü 11 Kasım 1887 Cuma günü idam edildi. O Güne «Kara Cuma» dendi.
Onlar 8 saatlik iş günü mücadelesinin sadece patronlarına karşı sendikal bir mücadeleyle kazanılamayacağının bilincinde olan devrimcilerdi. Bu nedenle asıl mücadelenin hükümete karşı yürütülmesi gerektiğinin bilinciyle hareket ettiler ve kendi bildikleri ve benimsedikleri yöntemlerle bu mücadeleye giriştiler. Hükümet de onları bu nedenle cezalandırdı.
Hepsi neden yargılandıklarının ve hangi suçtan ötürü cezalandırılacaklarını biliyorlardı. Her biri sosyalizmi veya anarşizmi savunduklarını gururla savundu ve bunun için ölmeye hazır olduklarını bildirdi.
Mahkemenin kendilerinin üzerine atmak istediği bomba atma eylemiyle ilişkileri olmadığını söyledi her biri; oysa bazıları örneğin Parson bomba patladığında alanda değildi, bazıları o alana hiç gitmemişti bile.
Spies « Bizim sükutumuzun bugün boğazladığınız seslerden daha kuvvetli olacağı gün gelecek» demişti. Öyle oldu. O günden beri onların uğruna mücadele ettikleri ücretli kölelik mücadelesine son vermek için sermayenin hükümetlerine karşı yürütülen mücadeleler artarak sürdü sürüyor. Anılarına sadık kalmak için bu mücadeleyi aynı kararlılıkla ve daha güçlü bir biçimde sürdürmek borcumuzdur.