[Bu yazı Komünist KöZ Gazetesi’nin Ekim 2008 tarihli özel sayısında yayımlanmıştır.]
Ergenekon davası başlıyor. Yılın başından beri farklı ve sansasyonel tutuklama dalgalarıyla gündeme sokulan Ergenekon operasyonu önümüzdeki günlerde bu sefer duruşmalar aracılığıyla gündemimize girecek.
Ergenekoncuların yeminli düşmanımız olduğuna şüphe yok. Tutuklu yahut tutuksuz yargılansın, gözaltına alınmış ya da alınmamış olsun Ergenekoncular tüm emekçilere yıllardır kan kusturdu. İşçilere, Kürtlere, devrimcilere yönelik her saldırının arkasında muhakkak onların da parmağı vardı.
Savcısı AKP olan davada, devrimcileri, ilericileri ve ezilenleri burjuvazi adına yargılayıp mahkûm eden mahkemelerde Ergenekonculardan hesap sorulmaz. Gözaltı operasyonlarının başından beri AKP kendisini Ergenekon’un savcısı ilan etti. Oysa aynı AKP 28 Şubat darbesinin ürünü, bu darbenin dersini almış uslu çocuğu. Ergenekoncularsa 28 Şubat’ın başrol oyuncularından biri. 28 Şubat sonrasında Ergenekonculardan icazet alarak kurulmuş AKP’nin onlardan hesap sorması elbette mümkün değil.
AKP Ergenekon duruşmalarını rakiplerini sıkıştırmak için tezgâhlıyor. AKP sanık sandalyesine oturttuğu emekli paşaları kullanarak, üniformalı ve üniformasız Kemalistlere gözdağı veriyor. Kendisini kapatma davasıyla sıkıştıranlara “Ayağınızı denk alın soruşturmayı derinleştirirsem sizi de bu duruma düşürürüm” diyor. Böylelikle AKP Ergenekon’u derinleştirme silahını kullanarak, mahkemede kâh frene kâh gaza basarak hükümetteki yerini sağlamlaştırmayı, efendisi ABD’nin elini kuvvetlendirmeyi hedefliyor.
AKP’nin oyununu bozmadan Ergenekonculardan hesap sorulmaz. AKP’nin kendisinin yazıp yönettiği bu demokrasi müsameresi bozulmadığı takdirde AKP Ergenekoncuları çıkarları gerektiğince sıkıştıracak, göstermelik bir iki ceza yağdıracak, sonrasında da Ergenekoncularla birlikte emekçilere kan kusturmaya devam edecektir. Bu nedenle AKP Ergenekoncuların düşmanı değil onlardan hesap sormanın önündeki en büyük engeldir.
Ergenekonculardan hesap sormanın ilk adımı onların politikalarına karşı çıkmaktır. Lafla peynir gemisi yürümeyeceğine göre Ergenekonculardan hesap sormak isteyenler önce onların yıllardır uyguladıkları emekçi düşmanı politikalara karşı çıkmalıdır. Bu politikalara karşı çıkmadan, bu uygulamaları hedef tahtasına oturtmadan “Ergenekon davası genişletilsin” türü taleplerin bir anlamı ve inandırıcılığı olmayacak, bu talepler sadece Kemalistleri sıkıştırmak isteyen AKP’nin değirmenine su taşıyacaktır. Sürekli ezmeye çalıştığı soldan destek aldıkça AKP yerel seçimler öncesinde ihtiyaç duyduğu taze kanı bulmuş olacaktır.
Dün Ergenekoncular eliyle yürütülen politikalar yıllardır AKP tarafından uygulanmaktadır. Ergenekoncular yıllar yılı işkenceyle beslendi. Geçtiğimiz hafta Metris’te katledilen devrimci Engin Çeber’in kanı ise AKP hükümetinin elindedir. Kürdistan’a yönelik sınırın ötesinde ve berisindeki operasyonlar Ergenekoncuların varlık nedeni oldu. Güney Kürdistan seferi için gerekli olan tezkereyi geçtiğimiz yıl da bu yıl da meclisin önüne getirip firesiz kabul ettirense AKPden başkası değil. Her konuda paşalarla didişen AKP, söz konusu Kürtlere yönelik operasyonlar olunca “Askere laf söyletmem” diyor. Ergenekoncular 12 Eylül’ün tanıdığı parti kapatma yetkilerini sonuna kadar kullandılar. Bugün AKP aynı yetkileri kullanarak DTP’nin üstüne yürüyor.
Günün acil görevi AKPnin saldırılarına karşı ortak bir savunma hattı örmektir. AKP’nin Ergenekon duruşmasıyla tezgâhladığı oyun ancak AKP’nin somut saldırılarının karşısına sokakta verilecek somut bir yanıtla bozulabilir. Devrimcilerin katledilmesini yerel tepkilerle sineye çeken, DTP’nin kapatılmasına, sınır ötesi operasyonlara basın açıklamalarının ötesinde tepki vermeyen bir sol ne AKP’nin saldırılarını durdurabilir ne de Ergenekonculardan hesap sorabilir.
AKP’nin saldırılarına karşı eylemli bir güçbirliği şarttır. Kitlelerden korkan tipik bir burjuva partisi olarak AKP, emekçilerin öfkesini mahkeme salonlarında, sonu gelmez duruşmalarda hapsetmek istiyor. Böylelikle emekçilere yönelik saldırılarına karşı yükselecek bir tepkinin önünü de kesmek istiyor. Saldırıları püskürtmek için öncelikle bu oyunu bozmak, emekçileri sokaklarda, varoşlarda, alanlarda birleştirmek şarttır.
Yerel seçimler yaklaşırken eylemli bir güçbirliği çok daha yakıcı bir ihtiyaçtır. Zira AKP Ergenekon’la yerel seçimler öncesinde makyaj tazelemek istiyor. AKP sadece rakiplerinin başının üzerinde davayı genişletme kılıcını sallandırmayı planlamıyor. Aynı zamanda CHP ve MHP’yi Ergenekoncuların avukatı olmaya zorlayarak geriletmeyi hesap ediyor. Daha da önemlisi yerel seçimler öncesinde zamlar, sağlık yasasındaki hak gaspları ve Kürt düşmanı politikalarıyla emekçiler gözündeki itibarını yitiren AKP, Ergenekon duruşmasını bir can simidi olarak kullanmak, bu duruşmada kendini demokrat olarak pazarlayarak seçimlere güçlü girmek istiyor. Yerel seçimlerden güçlü çıkan AKP’nin Ergenekonculara rahmet okutan saldırılarına devam edeceğini görmek için kahin olmaya gerek yok.
AKP’nin saldırılarını püskürtmek için 22 Temmuz seçimlerinin yolundan ileri. 22 Temmuz seçimleri AKP’yi geriletecek tek gücün ne olduğunu gösterdi. Bin Umut Adaylarının kampanyası çerçevesinde birleşen sol akımların çalışması hem mecliste AKP’ye alternatif, işçilerin, Kürtlerin, kadınların sesini duyurabilecek yegane gücü meclise taşıdı hem de sol içerisinde bir toparlanmanın önünü açtı. Bugün artan saldırılar karşısında ortak bir savunma hattını örmek için yerel seçimlerde benzer bir güçbirliğini daha saðlam bir temelde örmek gerekli. Zira önümüzdeki dönemde de emekçiler açısından AKP’nin yegane alternatifi söz konusu güçbirliği olacak.
AKP’yi Newrozları çoğaltarak püskürtelim. AKP’nin saldırılarına karşı duracak eylemli bir güçbirliğinin nasıl olacağının en somut örneğini 2008 Newrozu göstermişti. Tüm sol akımların ortak bir şekilde örgütlediği Newroz egemenlerin yüreğine esaslı bir korku saldı. Bugün de AKP’nin “darbecilerden hesap sorma” müsameresini bozacak biricik güç 2008 Newrozu’nda alana çıkan işçi sınıfının en çok ezilen ve en dinamik kesimleridir. O bakımdan tüm sol güçlerin somut görevi AKP’ye soldan akıl hocalığı yapmak, yahut keskin laflarla onu teşhir etmeye çalışmak değil 2008 Newroz’unda sağlanan birlikteliği dalga dalga varoşlara taşımak, Ergenekonculardan hesap sorma mitinglerini bu doğrultuda önemli bir vesile kabul etmektir.
Varoşlarda Birleş Alanlarda Devleş!
AKP’nin saldırılarını püskürtmek ve Ergenekoncu olan ve olmayan tüm emekçi düşmanlarından hesap sormak için 2008 Newrozu’nun yolundan ileri!