Ekim Devrimi ışığında Rojava Devrimi

0

2013 Ekim Devrimi tartışmalarının özetini içeren bu yazı KöZ Gazetesi Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.

Ekim Devrimi Tartışmaları-2013 başlığıyla gerçekleştirdiğimiz panellerden ikincisi 17 Kasım günü Yüz Çiçek Açsın Kültür Mer- kezi’nde saat 16.00’da “Ekim Devrimi Işığında Rojava Devrimi” konusunda oldu. Bu panele ETHA adına Arzu Demir, BDP adına Filiz Koçali ve KöZ adına Orhan Dilber katıldı. Yaklaşık 100 kişi- nin katıldığı bu panel Rojava Devrimi ile Ekim Devrimi arasındaki benzerlikler ve farklılıkların ortaya konulması ve farklı siyasetlerin Rojava’da gerçekleşen devrime bakış açılarının anlatılması bakı- mından verimli bir panel oldu.

Panel konuşmacıların ilk turda 15’er dakikalık sunumlarıyla ile başladı. İlk turda sözü ilk olarak ETHA adına Arzu Demir aldı ve Rojava’da çektiği görüntüler eşliğinde şunları ifade etti:

“Ben eylül ayının 7’si ile 16’sı arası Rojava’da bulundum. Kadınların devrime katılışı, halk ayaklanması nasıl oldu gözlemlemek için Rojava’ya gittim. Jindan Rohadi YPG savaşçısı, 20 yıl 4 parçalı Kürdistan için savaşmış ve Rojava’da şehit olan yoldaşlarını almaya giderken öldürüldü. Serkan Tosun, MLKP savaşçısı. Öncelikle bu savaşçıları anmak istiyorum.

YPG Rojava’ya gitmeden önce benim için şehir efsanesiydi açıkçası. YPG’yi Rojava’ya gidince halk milisleri olarak gördüm. Afrin’de halkın devrimi korumak için YPG’li gençlerin ve kadınların öncülüğünü yaptığı Rojava devrimi, kadınların durumunu tamamen değiştirmiş. Aynı atmosferi Gezi’de de hissettim.

Rojava’da devrim kadınların omuzlarında yükseliyor. Kadınlar devrimden başka kurtuluşlarının olmadığını biliyor Rojava’da. Bunun için de mevzilerde yer alıyorlar. El Nusra çetelerinin Kürt kadınlarına karşı tutumunu biliyorlar ve devrimi bu yüzden de sahipleniyorlar. PYD’den önce de bir örgütlenme çalışması var orada. YPG de %60-70’lik oranı kadınların oluşturması önemli. Devrimin korunması için asayiş görevini gören Rojavalı kadınlar ve gençler. Kadınların yönetime aktif katılımı için kurulan kadın akademisinde, kadınlar devrimi nasıl ileriye taşıyacaklarını tartışıyorlar.

Rojava’da devrim öncesi çocuk yaşta evlilik yaygın; devrimden sonra 18 yaşından küçüklerin evliliği yasaklanmış. Aynı zamanda boşanmaların artması asıl ilginç olandı. Orada şu anda savaş ve devrim hali söz konusu.

Türkiye’de Rojava’da bir felaket olmuş da bizler buradan oraya insani yardım gönderiyoruz algısı var. Rojava’yı sahiplenen kesimlerin oraya sadece makarna göndermesi yetersizdir. Asıl yapılması gereken Serkan Tosun’un yaptığı gibi bu mücadelede saflara geçmektir. Yapılması gereken direnişçilerin kaderine eşlik etmektir, diyordu Che. Bence Serkan Tosun da Rojava’da bunu yapıyordu.

İkinci olarak söz BDP adına Filiz Koçali’ye verildi. Koçali konu ile ilgili özetle şunları belirtti:

“Ben de dün Rojava’dan Nusaybin’e geçerken katledilen 3 sivili anarak başlamak istiyorum. TC sınırlarını mutlak sınırlar olarak görürsek bu milliyetçilik olur. Kürdistan bütündür ve 4 parçaya bölünmüştür ve Kürtler kendi topraklarında katledilmişlerdir. Bu durum demokratik çözüm ile yakından ilgili. Rojava üzerine çeteleri salmak ateşkesin ihlal edilmesidir. Sayın Öcalan son derece ihtiyatlı davranıyor bu konuda. TC de bunun farkında, bu nedenle çeteleri saldırtıyor.

Parçalanmaktan korkanların öncelikle Barzani’den uzak durmaları gerekir. Bizim asıl savunumuz ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir devleti inşa etmektir. Bu çizginin temel dayanakları her grubun kendi kararlarını kendisinin vermesini esas almasıdır. Kapitalist moderniteyi de reddeden bir çizgidir bu. Bu hareketin çizgisi esas olarak Kürtler tarafından savunulduğu için kürdidir. Ortadoğu’ya da ışık tutan bu çizgi Ortadoğu halklarının eşitçe ve özgürce yaşayabileceğini savunur. Demokratik, özerk Kürdistan’dır bu da.

Rojava devrimi şunu gösteriyor, bu bir hayal değil, gerçekleşebilir bir şey. Kuzey parçası için de demokratik özerk Kürdistan’a doğru gidiş var, bu yolda kazanımlar var. Kuzey parçası da demokratik, ekolojik, eşitlikçi bir yolda. Bu çizgiden korkan AKP hükümeti bu sistemi inşa etme çabasının önüne geçmek için KCK tutuklamalarını yapıyor. Tüm bunlara rağmen her mahallede, meclislerimizi, komünlerimizi kurabildik. Rojava devriminin önemli bir yanı da şu; her zaman üçüncü şans çıkmaz insanın karşısına. Suriye’deki gerçekten üçüncü yol inşasıdır. Esad’dan ya da çetecilerden yana olmak zorunda değilsiniz orada. PYD’de bu 3.yolu inşa etmiştir. Ortadoğu’da bu kan revanı, etnik çatışmaları bitirecek, ortak Ortadoğu evi, ortak Ortadoğu konfederasyonunu kurabilmektir. Büyük zenginlerin olduğu yerde kin, fesat çıkarılır. Oradaki petrol ve doğalgaz da kullanılır. Rojava gerçeği de buna engel olmuştur. Rojava halkı kendi topraklarında olanların kullanılmasına izin vermemiştir. Rojava’dan kazanılacak zafer o çizginin başarılması, hayata geçirilmesi, diğer halklar tarafından benimsenmesi, bizim de geleceğimizin çizilmesidir. Evet insani yardım önemlidir, orada anestezi olmadan ameliyat yapılıyor. Ama daha önemli olan da buradaki çizgiye sahip çıkmaktır.”

Birinci turun son konuşmasını Köz adına Orhan Dilber yaptı. Orhan Dilber konuşmasında şunları ifade etti:

Benden önceki konuşmacılar Rojava Devrimi’nde kadınların rolüne ve oradaki sıcak gelişmelere vurgu yaptılar. Ben ise asıl olarak panelin başlığına vurgu yaparak konuşacağım. Ekim Devrimi ve Rojava Devrimi bağlantısına değineceğim. Ekim Devrimi’ne pek çok bakımdan yaklaşılabilir. Ekim Devrimi’ni devrimci partinin rolü, işçi köylü ittifakının somutlaşması bakımından ele almak mümkün. Fakat biz bu panel çerçevesinde, Ekim Devrimi’nin Rojava’yla benzerlik ve farklılıklarına bakacağız. Bu bakımdan vurgulanması gereken boyut, Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başladığı aşamada bir tek bolşeviklerin öne çıkarttığı, “asıl düşman ülkemizdedir ve silahını kendi askerine çevir” şiarlarıdır. Bolşeviklerin vurgusu, savaşı önlemek için devrimin gerekli olduğu yönündeydi; çünkü emperyalist devletler kendi aralarında bu dalaşı sürdürüp, paylaşım için en nihayetinde savaşa gireceklerdi. Eğer devrim savaşı önlemezse, emperyalist paylaşım savaşı emekçileri vuracaktı. Proleter devrimle emperyalist savaş arasında böyle bir bağ kuruyorlardı. Çağımız emperyalist savaşlar ve proleter devrimler çağıdır görüşü sonradan Komünist Enternasyonal’de de yer aldı. Bu tespitlerin üstü karartılmıştır. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın emperyalistler arası bir savaş olarak değil, Nazilere karşı demokrasi savaşı olarak gösterilmesi bunun sonucudur. Emperyalist paylaşım savaşlarında burjuvalar arasında taraf tutmamak başka bir çözüm yolu göstermektir. Rojava’da olanlar bu vurguları tekrar hatırlamamızı ve altını çizmemizi sağladı.

Rojava’da gerçekleşen bir devrim midir? Barzani, Diyarbakır çıkartmasında öyle olmadığını söyledi. Barzani bu açıklaması ile kendi ayıbının üstünü örtmek istedi ve ikiyüzlü bir yaklaşım izledi.

Rojava’da olan, Kürdistan’da yaşanan bir ilk değildir. 91 yılında emperyalistlerin Irak’ı işgali sırasında benzer gelişmeler yaşandı. Şuralar kuruldu ve fiili bir özerklik kazanıldı. Bunun üzerine Bush geri çekildi. Filistinli gönüllülerle birlikte Kürdistan’da egemenliğini kurmak isteyen Kürtlerle, peşmerge kuvvetlerinin de katıldığı savaşlarda Baas ordularının önü kesildi. Kürdistan Federe Dev- leti’nin kurulmasına kadar Kürtler bulundukları alanda Baas’ın önünü kesen siyasi bir yaklaşım vardı. Ancak Güney Kürdistan’da özerkliği ilan etmek için Amerika’nın sonraki işgali beklendi.

Güney Kürdistan’daki özgünlük ile Rojava’daki özgünlük arasındaki farkı belirtmek lazım. Güney Kürdistan’da Komşuları rahatsız etmemek gerekçesiyle cesaret edilemeyen şeye, Rojava’da cesaret edildi. Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Rojava’ya karşı hasetin nedeni budur. Rojava Devrimi, Esad rejiminin burayı terk etmesi fırsatı kullanılarak yapıldı. Rojava’da PYD, Güney Kürdistan’da 1991 yılında KDP ve YNK’nin yapamadığını yaptı, yani bir emperyalist gücün işgalini beklemediler. PYD’nin Kürdistan’ın diğer parçalarının da yardımını beklemeden özgürlüğünü ilan etmesi, onu özgün kılan şeydir. Bundan sonra emperyalist güçler Suriye’ye silahlı müdahale yapmaya cesaret edemediler, belli başlı siyasi güçler Suriye sorununu çözmeye giriştiler. Rojava Devrimi ile Ekim Devrimi’nden kalan dersi hatırlama fırsatı bulduk. Emperyalist savaş devrime kapı aralar, devrim ise emperyalist savaşı önler.

Rojava’da olana niçin devrim demek lazım? Suriye’de Kürtler, bu noktaya kadar kimlikleri bile yokken, varlıklarının hiçbir hukuki karşılığı yokken; şimdi herkes Rojava’dan bahsediyor. Eğer devrim arıyorsanız ve genel olarak bir devrimden bahsediyorsak bu bir devrimdir.

15 dakikalık aranın arkasından ikinci tur dinleyicilerin soruları ve görüşleri ile başladı.

Sorular ve Görüşler:

Çağrı: Rojava devrimi ile ilgili ne düşündüğümüzü söyleyeceğim. Devrim var olan bir şeyin yıkılmasıdır. Rojava’da Kürtlerin bir özgünlüğü var. Baas, Esad rejimi gösterileri kanla bastırmaya çalıştı. İç savaş yaşandı. Kürtler taraf olmadı bu savaşta. Suriye’nin demokratik yollardan değişmesi gerektiğini ve otonomi talep ettiler. Rojava’da haklı bir savaş var, kendi kaderlerini tayin ediyorlar. Bir gelişmeyi olduğu gibi teslim etmek gerekir. Devrim demeden de Kürtlerin haklı savaş yürüttüğünü, devrim demeden Kürtlerin yanında olduğumuzu söyleyebiliriz. Varsa gücün Serkan Tosun’un yaptığı gibi orada savaşabilirsin.

– Rojava’da devrim oluyor diyen ve Türkiye’de parti lazım diyen bir siyaset olarak, başka bir yerdeki siyasi durumla ilgili nasıl bir enternasyonal içinde yer almalıyız?

– Rojava’da milisler oluşmuştur, Gezi Ayaklanması sonucunda ortaya çıkan halkın kendi taleplerini sağlayan araçlara bakışınız nedir?

– AKP’yi geriletecek süreç için nasıl bir siyasi hat izlemek gerekiyor?

– BDP ve KöZ, Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretini nasıl değerlendiriyor?

– ETHA Serkan Tosun’un mücadelesini anlattı. Bizim enternasyonal anlayışımız gereği ve oranın ihtiyacı nedir?

– Arap Baharı diye adlandırılan şeye Kürt baharı (devrim) denilmesinin sebebi nedir? Ekim devrimiyle Rojava devriminin farkı ve benzerlikleri nelerdir?

Soru ve görüşlerin arkasından ikinci turda ilk sözü ETHA adına Arzu Demir aldı.

“Bazı kalıplarımız var o koşullara uygunsa devrim, uymuyorsa değildir diyoruz sanırım. Gezi’den sonra bunun değişeceğini umuyordum. Rojava’ya gittim, Esat rejiminden eser yok. Kadın devrimi olduğunun altını çiziyorum. Serkan Tosun için bir tercihtir bu. Siz gitmez kalırsınız. Serkan Tosun Rojava için öldü, siz ölmezsiniz başka bir şey yaparsınız. Nasıl dayanışmak istiyorsunuz bu önemli. Enternasyonalist bir savaşçı olarak gitti.”

İkinci turda BDP adına Filiz Koçali şunları söyledi:

“Barzani-Erdoğan görüşmesinin doğalgaz ve Rojava’yı içeren bir görüşme olduğunu tahmin ediyoruz. Kürt ulusal birliğini önemsediğimiz için Barzani’yi doğru çizgiye çekmeye çalışıyoruz. Rojava’daki tutumunu onaylamıyoruz. Barzani tarafından kapatılan bir sınır var. Barzani orada siyasi güç olmak istiyor bunu da PYD’yi dışlayarak yapıyor. Kürt Ulusal Konferansında bunlar ele alınacak diye umuyoruz.

Devrim meselesi; evet Rojava’da devrim gerçekleşiyor. İktidarın el değiştirmesi anlamına gelmiyor devrim. Bir süreci alır devrim. Bölgesel devrimci süreç yaşanıyor. Orada bir program hayata geçiriliyor ve Öcalancı bir programdır bu. Ulus olmayan bir ulusu hedefliyor, ona da demokratik ulus diyoruz biz. Etnisiteye dayanmayan ulus demektir bu da. Rojava’da realize olmanın fırsatları ortaya çıkmıştır. Esat güçleri bir cephede daha savaşmamak için bu programı hayata geçirmelerine engel olmamıştır. Belki de kendine yakın bir tehlike olarak görmedi. Esat güçleri bölgeden çekildiler.

Bölgedeki küresel güçlerin hakimiyetini yıkacak güçtür. Bu başarılmaktadır, bunun arkasında da örgütlü bir halk vardır. Devrimci bir çizgiyi hayata geçiriyor. PYD orada bir sistem hayata geçirmeye çalışıyor. Kadın kurtuluş ideolojisini de gerçekleştirmeye çalışıyor. Dört parçada bu sistemi hayata geçirme süreci var. Şu anda burada da Rojava’daki gibi bir bayrakla taçlanmadı ama bu çizgi inşa edilmeye çalışılıyor.

Kürt halkı devrime öncülük ettiği için kürdi diyebilirsiniz. Eşitlikçi, devrimci, komünal, kurtuluşçu bir çizgidedir. Bu modern devrimin de habercisidir. Devrimci bir süreçten bahsediyorum, güneyde ise buradaki gibi rekabetçi bir çalışma yok.”

İkinci turun son konuşmasında Köz adına Orhan Dilber özetle şunları söyledi:

“Arap Baharı ile Rojava arasında benzerlik vardır. Tunus ve Mısır’ da yaşanan gelişmeleri devrim diye niteleyenler oldu. Oysa buradakiler burjuvaların kendi aralarındaki çatışmalar sonucu hükümet değişikliği ile sonuçlanan hareketler oldu. Rojava’da olanları değerlendirirken Suriye’nin ayrı bir devlet olduğunu akılda tutmak gerekiyor. Rojava Suriye’nin değil, Kürdistan’ın bir parçasıdır. Onun Suriye’de değil Kürdistan’da yarattığı etkiye bakmak lazım. Rojava Kürdistanı’nda, Kürtler egemenliklerini ilan ettiler. Bu Kürdistan devriminin bir aşaması olarak göz önüne alınmalıdır; Suriye açısından bakmak yanlıştır. Dört parçadaki devrimleri, Kürdistan’ı boyunduruk altında tutan devletlerin kaderleri ile dikkate almak gerekir demek bizi yanlış yerlere götürür.

Kürdistan’da ulusal sorun çok nettir, Kürdistan’ın bağımsızlığı, Kürtlerin özgürlüğü programının asli çizgisidir. Kürdistan’ın bütün olarak değil, bölünmüş parçalar halinde özgürlüğünün savunulması nasıl sonuçlar doğurur? Parçalı bir Kürdistan çözümünün nasıl olumsuz sonuçları olur? Hindistan’daki bağımsızlık hareketinin nasıl iki parçaya bölündüğünü, Vietnam ve Kore’nin ikiye bölünmesini ve Çin’de Tayvan’ın ortaya çıkmasını hatırlamak gerekir. Bu durum, “Kuzey Irak Federe Devletinde” olduğu gibi bir parçanın çıkarlarını savunur, kendi iktidarını korur. Barzani, çıkarları için Roboski’de kardeşlerini vuran hükümetle görüşmüştür, bu düşmanlarıyla işbirliği yapmaya kadar giden bir tutumdur. Bir ulusal hareketin bölünmesi sonucu bölünen parçalardan biri düşman hareketle ittifak yapar.

Ulusal hareketlerde aranan bu asgari çizgide durmasıdır. Başkasını ezen ulus özgür olamaz ilkesi nedeniyle Kürtlerin kaderlerini kendilerinin tayin hakkı bizi de ilgilendirir. Türkiye’ deki proleterlerin özgürlüğü elde etmesi için ezilen ulusların özgürlüğü şarttır. Bağımsız ve birleşik bir İrlanda kurulana kadar İngiliz proletaryası kurtulamayacaktır denmiştir. Kürdistan’ın özgür olması, Türkiye proletaryasının kurtuluşu için şarttır, bu nedenle Kürdistan’ın ulusal bağımsızlığı bizi ilgilendirir. Kürdistan’ın bölünmemesi için uğraşmak gerekir.

1871 Paris Komünü ne kadar devrimse, Rojava da Kürdistan’da bir devrimidir. Paris Komünün ezilmesi onu önemsizleştirmez. “Kuzey Irak Federe Devletinin” kurulmasından daha ileri bir adımdır, Rojava’yı küçümsemek için bahane aranmamalıdır. Batı Kürdistan’dan çıkan bu hareket diğer parçalara dinamizm taşımalı ve ulusal hareketlere kalkış noktası olmalıdır.

Paylaş