[Bu yazı KöZ Gazetesinin 15 Ekim – 15 Kasım 2001 tarihli 18. sayısında yayımlanmıştır.]
KöZ’ün Sözü: Komünist Enternasyonal İhtiyacı Yakıcılaşıyor
“Afganistan’ın çorak ve yoksul topraklarına düşen her bomba gerçekleri gönüllü körlerin gözüne bir bir sokuyor. Emperyalizm gericidir diyor bombalar. Emperyalizm asalaktır. Emperyalizm dünyanın birkaç güçlü devlet tarafından haraca bağlanmasıdır. Emperyalist dünya sisteminin hiyerarşik ve eşitsiz yapısında tepe noktalarda bulunan devletler dünya çapında gerçekleşen ücretli emek sömürüsünden aslan payını güçleriyle orantılı olarak alırlar. Bu devletler yerküre üzerindeki bütün enerji kaynaklarını denetlemek isterler. Bu denetim için dünyanın siyasi, mali ve askeri bir kıskaca alması şarttır. Altın ve elmas hala Afrika’dan çıkıyor. Petrol hala Orta Doğu’da. Otomobillerin büyük bir kısmı hala Latin Amerika’dan, Uzak Asya’dan geliyor. Sanayiinin önemli bir bölümü Güney Asya’ya doğru kaymış durumda. Boru hatları Orta Asya’dan geçiyor. Daha önemlisi bu kaynakları kullanılır hale getirebilecek, değerlendirebilecek ücretli köleler ordusunun en büyük kısmı ve yaşayabilmek için en kötü şartlarda çalışmaya mecbur olanları da buralarda yaşıyor. Dünyadaki emperyalist sömürüden aslan payını alanlar ve bu durumu sürdürmek için birbiriyle yarışanlar, ihtiyaç duydukları kaynakları tüketim mallarını ve hammaddeleri olduğu gibi en önemli ihtiyaçları olan düşük ücretli işgücü kaynaklarına da hakim olmak istiyorlar.
Bombaların dili olup konuştukları zaman sadece emperyalizm çağında olduğumuzu söyleyeceklerdir. Proleter devrimler çağında olduğumuzu hatırlatmak için proleter devrimlere ihtiyaç vardır. Bu devrimler ise düşen bombalarla değil örgütlü bir komünist enternasyonalle gerçekleşecek. Ekim Dersleri’yle silahlanmış bir Komünist enternasyonalin inşası için sorumluluk alıp öne çıkmak Komünistlerin birliği için mücadele edenlerin temel yükümlülüğüdür.
Devrimci bir partiyi inşa etmeden, değil emperyalist savaşları iç savaşlara çevirmek emperyalist saldırganlıkları bir adım geriletmek bile mümkün değildir. Emperyalist savaşlardan bir proleter devrim için yararlanmak isteyenler öncelikle proleter devrimci bir partiyi yaratmak zorundadır. Bu partinin yaratılmasının temel koşullarından biri de işçi sınıfı içindeki oportünist ve merkezci eğilimleri mahkum etmek için mücadele etmektir. Bu eğilimleri masa başı vaazlarıyla yenmek mümkün değildir.
Devrimci partinin yaratılması yolunda oportünistlerin saf dışı edilmesinin olmazsa olmaz üç koşulu vardır.
Bunlardan birincisi yüzünü işçi sınıfına dönmektir. Oportünistlerin görevi işçi hareketini bürokratik örgütlenmelerle denetim altına almak, işçilerin örgütsüz kesimlerini örgütlü kesimlerinden ayırmak, emekçi yığınları devrimci siyasetten yalıtarak burjuva siyasetine yedeklemektir. Soluğu sendika bürokratlarının yanında alıp, “aydın inisiyatifleriyle” siyaset yapmaya çalışan oportünistlerin aksine komünistler işçi sınıfının en dinamik en örgütsüz kesimlerine yönelmeli savaşı bu kesimleri siyaset sahnesine çıkarmanın bir vesilesi olarak değerlendirmelidir.
İkinci koşul emperyalist saldırganlığa karşı en kararlı şekilde karşı çıkıp, bu saldırganlığı teşhir etmek ama asla bununla yetinmemektir. Komünistler bolşeviklerin “asıl düşman kendi yurdundadır” sloganını benimsemeli; bu düşmanları bir devrimle ortadan kaldırmadan barışın sağlanamayacağını savunmalı; bu vesileyle kendilerini her türden oportünist akımdan ayırmalı; sosyalist hareket içindeki devrimci güçleri ayrıştırmalıdır.
Son olarak komünistler oportünistlere karşı ortak bir siyasal tutum geliştirebildikleri güçlere ısrarla devrimci bir partinin ve enternasyonalin gerekliliğini göstermelidir. Bu ihtiyacı göstermekle yetinmek doğru değildir. Devrimci güçlerin programatik ve örgütsel bir muhasebeden geçerek devrimci partinin inşası sorumluluğunu omuzlamaları, başka bir deyişle oportünistlerden kesin bir biçimde kopabilmeleri için çok yönlü bir mücadele vermek gereklidir.
Bu üç görev bir öncelik sırasına sokulamaz; ertelenemez; birbirinden kopuk olarak ele alınamaz. Ancak bu görevleri bütünlüğü içinde yerine getirenler komünist parti yolunda yürüyüp, ayrım çizgilerini kalınca çizebilir. Bu ayrım çizgileri bolşevizmin çizgileridir.
Bolşevizm Kazanacak!