KöZ Tasfiyeciliğe Karşı Pratik, Politik Ayrışmanın Aracı Olacaktır

0

Bu yazı Haziran 2000 tarihli KöZ gazetesi 2. sayısında yayımlanmıştır.

Komünistlerin birliğini savunan bir gazete olan KÖZ’ün önüne koyduğu temel hedef, komünist partiye doğru yürürken devrimci hareket içerisinde gerekli ayrışmaların yaratılmasıdır. Dolayısıyla devrimci hareketin içinde yaşanacak her türlü ayrışma ve tartışma KÖZ’ün ilgi ve müdahale alanı içerisinde olacaktır. Üstelik bu tartışmaların ve ayrışmaların tümünün ileriye doğru atılmış bir adım olması da şart değildir. Hatta komünistler örgütsel önceliklerini gerçekleştirmek için gereken iradeyi gösteremedikleri müddetçe yaşanacak ayrışmaların tasfiyeci sonuçlar doğuracağı görülmektedir.

Geçtiğimiz haziran ayı içeriside devrimci kamuoyunun gündemini benzeri bir tartışma meşgul etmeye başladı. MLKP’yle örgütsel bağlarını kopardığını açıklayan Garbis Altınoğlu eski partisiyle olan tartışmalarını içeren bir derlemeyi Nisan 2000 tarihli bir önsözle yurtdışında yayımlamıştı. Konu söz konusu önsözün 10 Haziran tarihli Kızıl Bayrak dergisinde «Işık, Işık Daha Fazla Işık» başlıklı bir sunuşla yayımlanmasıyla, mültecilerin cemaatinin gündeminden çıkıp devrimci kamuoyunun gündemine taşındı. Altınoğlu’nun «ilerici kamuoyu»na hitap amacıyla yazdığı önsöze MLKP Merkez Komitesi tarafından verilen yanıt ise 17 Haziran tarihli Atılım gazetesinde yayımlandı.

Sözkonusu üç yazı bir yandan kimin kimle nerede ne yaptığını merak etmekten devrimcilik yapmaya fırsat bulamayanların çenesini düşürmeye yeterli olurken diğer yandan da tasfiyecilikten beslenen «kadro avcı»larını harekete geçirdi. Öyle ya Altınoğlu ayrıldıysa «MLKP karışıyordu» başka bir deyişle MLKP’li kadroları «doğru yola» çağırmak için fırsat bu fırsattı. Daha önce eleştirel faaliyetleriyle TDKP ve PKK kadrolarını «kazanma» yolunda şanslarını deneyenlerin karşısına bu sefer de başka olanak çıkmıştı.

KÖZ’ün çizgisi bellidir. Tasfiyeciliğe tenezzül etmek şöyle dursun, böylesine bir hevesle yola çıkanlara karşı her koşulda ideolojik, politik ve örgütsel mücadele verilmelidir. Verilecektir de. Altınoğlu’nun ayrılmasıyla yaratılan «tartışma ortamı» da bu mücadelenin zeminlerinden biridir. Konuyla ilgili gazetemizde çıkan yazılarda üç temel hedef güdülmektedir: 1) Esnafça kaygılardan ve buna bağlı olarak tasfiyecilikten beslenen her türlü fırsatçılığı devrimci siyasetten uzak tutmak 2) Gericilik döneminde ideolojik eleştirilerin arkasına sığınmanın örgüt kaçkınlığı ve hatta yıkıcılığı için ne denli yaygın kullanılan bir kılıf olduğunu sergilemek 3) «Yaşasın Komünistlerin Birliği!» şiarıyla savunulan devrimci parti inşa platformunun bu topraklarda daha önce yaşanmış ve hali hazırda yaşanmakta olan ilkesiz ya da iğreti birliklerden nerede nasıl ayrıldığını ortaya koymak. Bu ilkeler hiç yeni değildir. Komünistler tarafından daha önce dile getirilmiştir. Bu durum, komünistlerin birliği perspektifinin çerçevesini de belirlemektedir. Bugün, öncelikli olan, devrimci bir partinin ideolojik ve politik zemininin döşenmesi, bu çaba içinde bunun sonucu olarak, ideolojik ve politik homojenliğin yaratılması, benzer ideolojik konumu benimseyenlerin benzer bir örgütsel-politik duruşu yaşama geçirmelerinin sağlanmasıdır. Bu maksatla, yalnız liberal akımlara karşı bir siyasal mücadeleyle yetinmeyip, devrimci akımların hemen hemen tümünün içindeki liberal ve devrimci, burjuva ve proleter kanatları ayrıştırmak, proleter devrimcilerin sıyrılmasını sağlamak için mücadele edilmelidir. Ancak bu mücadelenin ideolojik polemiklerle ve kibirli nasihatlerle sağlanamayacağı açık olmalıdır. Bu müdahalenin pratik-politik bir mücadele ekseni üzerinde şekillenmesi, teorik-politik polemiklerin de bu zemine yaslanıp, buradan güç alınması şarttır. (Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin Broşürü sayfa 24) Tasfiyeciliğe karşı komünist parti yolunda devrimci çizgileri çekerek yürüyenler, Lenin’in sözlerini akıllarından hiç çıkarmayacaklar: “Proletaryanın örgütten başka hiçbir silahı yoktur!”

 

Paylaş