Kürdistan’a Özgürlük Ortadoğu’ya Barış!

0

(Bu yazının orijinali KöZ Gazetesi 2003 10. sayıda yayımlanmıştır.) 

Kürdistan’a Özgürlük Ortadoğu’ya Barış!
Bugün Amerika’nın Irak’ı işgali gündemde olduğu için “toplumsal muhalefetin” başını çekenler Ortadoğu’daki barışın bozulmasına ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının yol açtığını düşünüyorlar. Ortadoğu’ya barışın gelmesi için ABD’nin Irak’tan kovulmasının atılması gereken en acil adım olduğu görüşünde birleşiyorlar. Bu nedenle bayraklarına “ABD Ortadoğu’dan defolsun!” şiarını yazıyorlar.
Oysa yıllardır savaşlar yüzünden yıkıma uğramış Ortadoğu’nun makus talihinin tek nedeni ABD’nin Irak’taki varlığı değil. ABD’nin Irak’a yönelik saldırganlığının tarihi on iki yıldır. Oysa ki son yüzyıl içinde Ortadoğu’da savaşlar eksik olmadı. Ortadoğu’nun kana bulanmasının önemli bir nedeni emperyalistlerin enerji kaynaklarını kontrol etmek için birbirleriyle dalaşmasıdır. Ancak bu saptama bile ABD’nin Ortadoğu’daki tek emperyalist güç olmadığını ortaya koymaktadır. Diğer emperyalist devletlerin medyatik işgal harekatlarında bulunmamış olmaları onların bölgedeki devletleri ekonomik veya siyasi yollarla baskı altında tuttukları, petrolden elde edilen geliri hortumladıkları gerçeğini değiştirmez.
Petrol kaynakları bugüne kadar Ortadoğu’nun kana bulanmasının bir nedeniyse bir diğeri de bölgedeki ezilen ulusların gerici bölge devletlerinin boyunduruğu altına alınmış olmasıdır. Bugün bayraklarına “ABD Ortadoğu’dan defolsun” yazanlar bu durumun farkında olmasa da ABD bu durumun farkında.
Bunu görmek için bugün Irak’taki siyasi yapının kurulmasının neden geciktiğini ve netleşmediğini sormak ve yanıt aramak yeterlidir. Bu gecikme Irak müdahalesinin Saddam Hüseyin’in devrilip yerine Amerika yanlısı bir diktatörle değiştirmekle sınırlı olmadığını gösteriyor. Amerika bölgede kendi çıkarları doğrultusunda sağlam bir düzen oturtmak için ezilen ulus sorununa kendi “çözüm”ünü getirmek zorunda olduğunu biliyor.
Bir yandan Kürtlerin Irak’ın istikrarını bozan değil bu istikrarın güvencesi olan bir güç olarak kalmasını istiyor. Ama öte yandan Türkiye ve İran gibi ezen ulus devletlerinin “bütünlüklerine” zarar vermeyecek bir çözüm bulmaya çalışıyor. Bugün bu çözümün nasıl olacağı tam olarak şekillenmiş değil. Ancak kesin olan bir şey varsa o da Irak’ta oluşturulacak siyasi yapının Kürt sorununa Kürt ulusunun köleliğini yeni bir biçim altında sürdürecek bir emperyalist çözüm getireceği.
Benzer bir şekilde, Ortadoğu’da Amerikan barışının diğer bir dayanağı da Filistin sorununda Amerikan çözümü olduğu için Amerika bu sorunu da kendi çıkarlarına uygun bir biçimde çözmek için hızlı adımlar atmaya başlıyor. Bu çözümün Filistin ulusuna bir özgürlük getirmeyeceğini söylemek zor olmasa gerek.
Ortadoğu’da gerçek barışın sağlanmasının temel koşullarından biri ezilen uluslar sorunun devrimci bir biçimde çözülmesidir. Bu da en başta ezilen ulus olan Kürtlere ve Filistinlilere kendi kaderlerini özgürce tayin edebilme hakkını sağlamakla başlar; bunun somut ifadesi de bu ulusların ayrılma hakkının meşru olduğunu savunmaktır. Ortadoğu halklarının kardeşçe yaşamasının bundan başka bir yolu yoktur.
Ancak Ortadoğu’da barış için tek başına ezilen ulusların özgürleşmesi yeterli değildir. Barışı getirecek nihai adım emekçilerin de kendi kaderini tayin edebilmeleridir. Bunun da koşulu gerici burjuva parlamentolarının ve devlet kurumlarının dağıtılması ve sovyetleri egemen iktidar organları haline getirmektir. Bölgeden emperyalistleri ve onların işbirlikçilerini def etmenin de tek yolu budur.
Bugün yapılması gereken ABD’nin Ortadoğu’dan defolmasını savunan Avrupa emperyalizminin dümen suyundaki sivil toplum örgütleri, şiddet karşıtları, insanseverler ve bilcümle burjuva sosyalistleri ile bölgede kendi statükolarını korumak isteyen gerici devletlerle aynı çizgide buluşmak değildir. Yapılması gereken ABD’ye Ortadoğu’yu dar edecek ve onu bölgeden def edecek güçlerle ilişki kurmaktır.

Paylaş