Paris Komünü’nde Kadınlar

0

Bu yazının orijinali Mayıs 2002 tarihli Komünist Köz gazetesinin 22.sayısında yayımlanmıştır.

Yaşadığımız topraklarda Mart ayına sığan pekçok gündemin içinde önemsenmeyen hatırlanmayan günlerden birisi Paris Komünü’nün yıldönümüdür. Ancak bu günün uınutulması, hatırlanmmasına bakıp ondan öğreneceğimiz güncelleştireceğimiz derslerin olmadığı sanılmamalıdır. Bu derslerden birisi de kadının kurtuluşu sorununun çözülme biçimine ilişkindir. Bu derslere ne denli ihtiyaç olduğu 2002 8 Martı’nda bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kadınların inisiyatif geliştirmesini, sözünü geçirebileceklerine yasak koyup, geçiremeyeceklerine ilişmemek olarak algılayan, siyaset sahnesinde varolmak için muhataplarının pasifleşmesini bekleyen, özgürlük için erkeksiz eylemler örgütlemeyi maharet sayanların ve bunların örgütlediği eylemlere katılmakta mahsur görmeyenlerin Komün deslerine çok ihtiyaçları var.

Komün derslerine ihtiyaç var çünkü orada barikatlarda savaşarak varlıklarını yalnızca düşmanlarına değil yoldaşlarına da ispatlayan ve devrimci siyasette kendisine tırnaklarıyla yer açan kadınlar var. İnisiyatifin nasıl kullanılacağını komünar kadınlardan öğrenmeli, feministlerden değil. Barış çığırtkanlığıyla değil, düşmanın kanıyla sulanarak büyüyecek özgürlük ağaçları diyor komünar kadınlar. Ne düşmanlarının vicdanlarına ne de kendilerine bahşedilecek özgürlüklere tamah ettiler Komün’de kadınlar. Bugün kadınlar kırıntı halinde bile olsa kullanabildikleri haklara sahiplerse miting kürsülerinde konuşabiliyorlarsa bunun farkında olmasalar da proletarya diktatörlüğünün bu ilk örneğine ve onun takipçisi Ekim Devrimine borçlular. Tarih bu iki dönemeçte kadınların özgürleşmesi yönünde yaşanan sıçramalar gibi bir ilerlemeye henüz tanık olmadı. Onları aşmak için bu tarihleri yalnız söylemde değil, pratikte de sürdüren bir partiye yakıcı bir biçimde ihtiyaç duyuyoruz.

***

1870 yazında Bismark Almanyası ile 3. Napolyan Fransa’sı arasında savaş patlak verir. apolyon Fransa’sı arasında savaş patlak verir. Bu savaş Fransa için tam bir yıkım olur. Fransız ordusu Sedan’da kuşatılır ve imparatoru Napolyon tutsak düşer. Bunu izleyen politik karışıklıklar sonucu Fransa’da cumhuriyet ilan edilir. 28 Ocak 1871’de yeni Ulusal Meclis’i oluşturmak için seçim yapılır ve seçimler Monarşist sağ tarafından kazanılır. Bu savaş esnasında başkentte tam bir ekonomik çöküş yaşanır. Çalışan erkeklerin çoğu için tek gelir kaynağı Ulusal Muhafızlara ödenen, 1.50 frank ücrettir. Bu nedenle de hemen her çalışan erkek silah altındadır. Bu durum Theirs Hükümeti için tehlike oluşturmaktadır. Kendi başkentinde otoritesini kabul ettirmek isteyen Theirs, Paris’i kontrol altına almak ister. Theirs’e bağlı birlikler 18 Mart 1871’de Ulusal Muhafızlara ait topları ele geçirmek amacıyla bir saldırı planlar. 18 Mart gecesi kadınlar, çocuklar ve federe muhafızlar askerlerin çevresine toplanır. Askerler, bu neşeli kalabalıkla kısa zamanda dostluk kurar. Bununla birlikte gün doğduğunda generaller, Parisliler üzerine ateş emri verir. Askerler ateş emrine uymazlar. Çünkü askerlere ateş emri verildiğinde kadınlar onlara, “bize mi ateş edeceksiniz? Bize kardeşlerinize, karılarınıza” diye seslenirler. General d’Aurelles de Paladine o gün olup bitenleri şöyle anlatır:

“Kadınlar ve çocuklar yaklaştılar, askerlerin arasına girdiler. Yaklaşmalarına izin vermekle büyük bir hata yapmıştık, askerleri aralarına aldılar, onlara “halkın üzerine ateş açmayacaksınız” dediler. Görebildiğim kadarıyla 88. Taburun ve piyade alayının askerleri kuşatılmışlardı ve yapılan çılgınca tezahürata karşı koyacak güçleri yoktu. Halk bağırıyordu: “çok yaşa piyade.”

Ertesi akşam sıkıyönetim kaldırılıyor ve Ulusal Muhafız Birliği ve Merkez Komite bütün Paris halkını Komün seçimlerine çağırıyordu. Komünün ilk günü Ulusal Muhafız Birliği Merkez Komitesi’nin 19 Mart 1871’de yayınladığı bildiride şöyle diyordu:

“Yurttaşlar, Paris halkı, kendisine kabul ettirilmek istenen boyunduruğu söküp attı. Cumhuriyete kastetmek isteyen utanmaz çılgınları korkusuzca, tahrik etmeksizin bekledi. Bu defasında, ordudaki kardeşlerimiz özgürlüklerimizin kutsal sandığına el atmak istemediler. Hepsine şükranlarımızı sunar ve Paris’le Fransa’nın el ele, getireceği bütün sonuçlarıyla alkışlanan bir cumhuriyetin, istilalar ve iç savaşlar devrine artık nihai olarak son verecek olan yegane hükümetin temelini atmasını dileriz.

Sıkı yönetim kaldırılmıştır. Bütün Paris halkı, kendi kesimlerinde Komün seçimlerine çağrılmış bulunuyor.

Paris Belediye Binası, 19 Mart 1871”

Sıkı yönetimin kaldırılmasıyla birlikte basın özgürleştiriliyor, savaş divanları dağıtılıyor, bütün siyasal tutuklular için af ilan edilerek serbest bırakılmaları sağlanıyordu. Komün zorunlu askerliği kaldırır ve sürekli orduyu fesheder. Tek silahlı güç, eli silah tutan bütün erkeklerin alındığı Ulusal Muhafızlardır. Konutlarda oturanların Ekim 1870’den Nisan 1871’e kadar tüm borçları kaldırılır. Belediye borç sandığında, rehin tutulan eşyaların satışı yasaklanır. Komüne seçilen tüm yabancıların üyelikleri resmen onaylanır çünkü “Komün bayrağı Dünya Cumhuriyetinin bayrağıydı.” Komün proletaryanın devrimci diktatörlüğünün örgütlenmesinin ilk örneği olarak, sahipleri Paris’ten kaçtığı için ya da ihmal edildiği için, çalışamaz durumdaki işletmelere el koyuyor ve bu fabrikaların kendi işçileri tarafından işletilmesi için gerekli planları hazırlıyordu. Fırınlarda gece çalışması kaldırılır. Ayrıca Komün iş saatlerinin kısaltılmasını ve kadın erkek işçiler arasındaki rekabeti ortadan kaldırmak için -eşit işe eşit ücret- verilmesinin planlarını yapıyordu.  Bunlardan biri de, 18 Mayıs’ta kabul edilen, kadın ilkokul öğretmenlerinin erkek ilkokul öğretmenleriyle eşit ücret almalarını öngören yasadır. İşçilerin sömürülmesine neden oldukları, üretim araçlarına ve kişisel saygınlığa sahip olma haklarına ters düştükleri gerekçesiyle rehinci dükkanları kapatılır. I. Enternasyonal’in Fransız seksiyonunun kadın üyelerinden oluşan, Paris’i Savunma ve Yaralılara Yardım için Kadınları Birliği, Komünü desteklemeye kararlı halkı örgütlemekle sorumluydu. Bu birliğin merkez komitesinin yayınladığı bildiride amaçları şöyle özetlemekteydiler:

“Alkışladığımız toplumsal devrim adına; eşitlik, adalet, ve emeğin hak iddiaları adına,

Paris’in Savunulması ve Yaralılara Yardım İçin Kadınlar Birliği, önceki gün duvar ilanlarıyla yayınlanan ve bir gericiler topluluğun eseri olan iğrenç bildiriyi bütün gücüyle protesto eder.

Adı geçen bildiri, Parisli kadınların ne pahasına olursa olsun barış istediklerini nakletmektedir.

Özgürlükle despotizm, halkla cellatları arasındaki uzlaşma!..

Hayır, Paris’in emekçi kadınları barış değil, kıyasıya bir savaş istemektedir!

Bugün bir uzlaşma, ihanettir!.. Uzlaşmak, mutlak bir toplumsal reformu alkışlayan, yücelten kadın işçilerin özlemlerini inkar etmek; halen var olan bütün toplumsal ve hukuki ilişkilerin yıkılmasını istemek ve bütün ayrımcılıkların, bütün sömürülmelerin, kısaca sermaye egemenliğinin yerine geçmesini kabul etmek; bir tek kelimeyle, emekçinin kendi kendisini özgür kılmasını reddetmek olur!..

Kuşatma sırasında altı ay acı çekmek ve ihanet görmek; altı hafta boyunca, güç birliği etmiş sömürücülerle büyük bir mücadele; hürriyet davası için dökülen oluk oluk kan: İşte bunlar bizim zafer ve intikam unvanlarımızdır!..

Bugünkü mücadelenin sonu, halkın davasının zafere ulaşmasından başka bir şey olamaz…Paris gerileyemeyecektir, çünkü elinde geleceğin bayrağını tutmaktadır. Son saat çaldı: emekçilere yer açın; cellatları yıkılsın gitsin! Eylem ve enerji!..

Özgürlük ağacı, özgürlük düşmanlarının kanıyla sulanarak büyür!..

Her birleşmiş ve azimkar, toplumsal bunalımların her zaman ardı sıra getirdiği acılarla yetişmiş ve aydınlanmış, halkın ve devrimci ilkelerin temsilcisi olduğuna ve sosyal devrimin filizlerini taşıdığına inandıkları Komün’e yürekten bağlı olan Parisli kadınlar büyük tehlike anında kendilerine de -irtica, kapıları zorlayacak olursa; barikatlarda, Paris tabyalarının üstünde- tıpkı erkek kardeşleri gibi, Komünün yani halkın zaferi için kanlarını dökmesini bildiklerini ispat edeceklerdir!

İşte o zaman muzaffer, ortak çıkarları için birleşen  ve anlaşan, kadın ve erkek emekçiler, tam bir dayanışma içinde son bir gayretle bütün sömürü ve sömürücü kalıntılarını yok edecektir.

Yaşasın Toplumsal Devrim!

Yaşasın Çalışma! Yaşasın Komün!

Paris, 6 Mayıs 1871”

Merkez komitesinin emriyle -gece ya da gündüz- birlik üyesi kadınları toplantıya çağıracak komiteler kurulur. Bu kadınlar güvenlik komitelerinde, kulüplerde, kantinlerde, yemekhanelerde, ambulanslarda ve de asker olarak siperlerde görev alıyorlardı. Özellikle yoksullara yardım ve seyyar mutfaklarının düzenlenmesi ise tamamen onların sorumluluğundaydı. Yine birlik kadınları, bir dizi eğitim reformunun planlanmasında ve uygulanmasında önemli rol aldılar. Komün, kilisenin kontrolü altındaki eğitimi, teknik bir eğitimle birleştiren devlet destekli zorunlu bir eğitim sistemi kurulmasına yönelik önemli adımlar atar. Yine eğitim alanında özellikle kız çocuklarının eğitimi için kadın üyelerden oluşan komisyonlar oluşturulur. Bu komisyonlar, kız okullarının kurulmasına yönelik çalışmaları denetlemekle sorumluydu. Kadınlar birliğinin, 128 üyesinden atmışının mesleği bilinmektedir. Bunlar bütün kadın mesleklerini temsil ediyorlardı. On beş dikişçi, dokuz yelekçi, altı dikiş makinesi operatörü, beş kadın terzisi, beş  manifaturacı, üç erkek terzisi, iki bot dikişçisi, iki şapkacı, iki çamaşırcı, iki mukavvacı, bir askeri rütbe örücüsü, bir örücü, bir altın parlatıcısı, bir kravatçı, bir öğretmen, bir parfümcü, bir mücevherci, bir çiftçi ve bir kitap dikişçisidir. Bedenini satarak yaşamak zorunda kalan pek çok kadın Komünü destekleyen ve bunun için savaşmaya hazır olduğunu açıklayan tutumlar aldı. Ayrıca bu kadınlardan bazıları Saint-Severin Kulübüne, kendilerinden oluşan özel bir tabur kurulmasını bile öneriyordu. Fakat bu kadınlara, komünün genelinde tepkisel bir tutum hakimdi. Hatta bu tutumda daha da ileriye giderek bir takım taleplerde bulunurlar. Şöyle ki, işlek caddelerde insan eti ticareti yapan ahlaki açıdan şüpheli tüm kadınların tutuklanmasını istiyorlardı. Yine bu talepler doğrultusunda, ayyaşların da tutuklanmasını, gece on birden sonra kahvelerin kapatılmasını ve konserlerde sigara içilmemesini talep ediyorlardı. Bu talepler herkesin hoşnutluğunu kazanır ve neticede Komün üyeleri tarafından bedenini satan bir çok kadın ve sarhoş tutuklanır. Ama bu yaklaşım komünarların kadın liderlerinden Louise Michel tarafından reddedilir, cinsel fuhşu ahlaksızlıkla suçlamayı kabul etmez ve onları kendilerine kabul edecek bir kadınlar komitesine gönderir. Komün evliliği şiddetle eleştiriyor ve yeni bir cinsel ahlakın oluşturulması yolunda adımlar da atıyordu. Komün -halkın davasını savunurken öldürülen bütün yurttaşların- meşru ya da gayri meşru çocuklarına ve eşlerine aylık bağlanmasını kararlaştırır. 12 Mayıs’ta kabul edilen bir yasayla, eşler arasında ayrılık halinde kadına nafaka verilebilmesi öngörülür. Komün konseyi, boşanmayı serbest bırakacak bir yasa üzerinde çalışmaya başlar, ancak yasayı sonuçlandıramaz.  

Paris’te gerçekleştirilen bu devrimci dönüşümlerin günleri sayılıdır. Çünkü Paris Alman kuşatması altındadır ve bu devrimci dönüşümler Fransa’nın diğer bölgelerine ulaşamamaktadır. Thiers bir ordu kurar ve birliklerini Versailles’a toplar. Thiersçi birlikler önce Paris’i bombalarlar ve sonra da şehre saldırırlar. Komünarlar barikat barikat direnir ve yenildiklerinde hükümetin intikamı korkunç olur. Binlerce komünar duvar diplerine dizilerek vurulur. Barikatların arkasında yaşananlardan küçük bir an şöyle anlatılmaktadır:

“Ulusal Muhafızlar, kadınlar, çocuklar, tulumları içindeki işçiler, gece gündüz demeden, sonunda ardında ölecekleri savunma siperleri inşa ettiler. Uzun atkılara sarınmış ve kızıl kokartlar takmış kadınlarla chant du depart ve marseiliese söyleyen çocuklar, Place du Pantheon’da bir barikat kurdular. 120 kadından oluşan bir müfreze, Boulevard Clichy’deki Place Blanche’da, Perşembe gününe kadar şiddetle savundukları ve sonunda ardında katledildikleri efsanevi barikatı inşa ettiler. 18. Arrondissement’in doğu kısmında, 1848 Lyon ayaklanmasında oynadığı rolle – barikatların kraliçesi- ünvanını kazanan ve bölgedeki yerel klubün üyesi olan Josephine Courtois, Stephenson caddesiyle Doudeville caddesinin kesiştiği yerde bir barikat kurmak için boş fıçı istiyordu. Erkeklere fişek dağıtıyor, küçük kızı da cephane getiriyordu.” 

Yetmiş bir gün süren Komünün ardından askeri mahkemeler, bir çok ölüm cezası verdi. Otuz sekiz bini aşkın tutsak, tutsaklar kampına, kalelere, cezaevi gemilerine gönderildi. Bu tutsakların çoğu ağır koşullar altında yaşadıkları için öldü. 

Paylaş