[Bu yazı Proleter Devrimci KöZ Gazetesinin Ekim 2003 tarihli 12. sayısında yayımlanmıştır.]
Profesyonel Ordu Neyin İhtiyacı?
Haziran ayından itibaren burjuvazi orduya getirilecek birtakım yenilikleri tartışmaya açtı. Bu yeniliklerden en fazla tartışılanı ve halkı en fazla ilgilendireni kuşkusuz askerlik süresinin kısaltılmasıydı. Sonuç olarak askerlik süresi kısaltıldı, karar 15 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe kondu. Buna göre 18 ay süren askerlik 16 aya, 16 ay süren yedek subaylık 12 aya, 8 ay süren kısa dönem askerlik ise 6 aya indirildi. Askerliğin kısaltılacağına dair söylentiler ilk önce bedelli askerlik gündeme geldiği zaman ortaya çıktı. Askerliğin kısaltılmasına gerekçe olarak ilkin askerliğin kısaltılmasının bedelli askerliğe alternatif olarak düşünüldüğü açıklandı. Bu açıklamayı ciddiye alacak olursak Genelkurmay ve hükümetin gönlü razı olmamıştı ekonomik durumu yerinde olanların askerliğini bir ay yapabilmek için para ödeyip parası yetmeyenlerin normal süreyle askerlik yapmasına.
Askerliğin kısaltılması konusu söylenti olmaktan çıkınca işin rengi de ortaya çıktı. Asıl olarak yapılmak istenen, profesyonel orduya geçiş için hazırlık yapmaktı. Askerlik süresini kısaltınca “mükellef asker sayısı yüzde 17 oranında” azalmıştı otomatik olarak. Sayı verecek olursak, silah altındaki 500 bin asker sayısı yaklaşık 415 bine inmişti.
Peki neden bu dönemde gündeme girdi profesyonel ordu tartışmaları? Aslında profesyonel orduya geçiş emperyalist ülkelerle onlara bağımlı hale getirilen ülkeler açısından çok yeni bir kavram değil. Avrupa’da profesyonel orduya geçiş Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte, yani 90’lı yıllarda başladı. Fransa’da zorunlu askerlik 2000 yılında kaldırıldı ve ordu tamamen maaşlı çalışan askerlerden oluşturulmaya başladı. Zorunlu askerliğin sivil hayatta toplumsal hizmet alanlarında belli bir dönem çalışarak da yapılmasının mümkün olduğu Almanya’da yakın bir dönemde zorunlu askerliği tümden kaldırma girişimi oldu. Keza Portekiz ve İtalya’da da bu yönde adımlar atılmaya başladı. Avrupa’da zorunlu askerlik hemen hemen kaldırılmış durumda. Amerika’da ise 40 binden fazla insanın öldüğü Vietnam Savaşı sonrasında kuruldu profesyonel ordu. Bugün bir ülkenin NATO’ya üye olarak kabul edilmesinin önkoşullarından biri o ülkenin ordusunun profesyonelleşmesi.
Gerek Avrupa’da gerekse Amerika’da profesyonel orduya geçişin bir gerekçesi, hantal, ağır orduların yerini küçük, vurucu, mobil ve öldürücü gücü daha fazla olan orduların alması biçiminde açıklanıyor. Bir diğer gerekçe ekonomik olarak maliyetinin daha düşük olması. ABD’de profesyonel orduya geçişin Vietnam Savaşı’ndan sonra olmasından yola çıkılarak yapılan yorumlarda ise vurgulanan nokta, savaşlarda askerlerin ölümünün halka izah edilmesinin profesyonel ordu için çok daha kolay olması. Ordu, bu işi meslek edinenlerden oluşursa savaşta ölmeleri iş kazası olarak açıklanabilecek. Profesyonel orduya geçişin burjuva devletler açısından asıl avantajı bu yorumda saklı.
14 Temmuz tarihinde Akşam gazetesinde yazdığı “Amerikan Ordusu Üzerine” başlıklı makalesinde burjuvazinin tescilli sözcülerinden Serdar Turgut, bu gerekçeleri çok açık bir biçimde özetliyor: “New York’a eğitim için gittiğim yıl tüm üniversite kampüsleri Vietnam Savaşı’na karşıt gösterilerle kaynıyordu. En başta gelen slogan da ‘Hell No, We Won’t Go’ydu. Hayır, katiyen gitmeyiz diye çevirebilirsiniz bunu. O yıllarda ABD’de profesyonel ordu yoktu, bizdeki gibi askere alınıyordu gençler. Vietnam Savaşı’na toplumda bu kadar büyük tepki olması da bu yüzdendi zaten. 40 bin küsur insan öldü o savaşta ve o ölüm sınıf farkı tanımıyordu. Askerden kaçmak için o yıllarda Kanada’ya kaçan binlerce genç insan vardı. Sonra profesyonel orduya geçiş süreci başladı. Hayatlarını asker olarak kazanma fırsatı sunuldu genç insanlara. Çok da çekiciydi sağlanan imkanlar. Oldukça iyi bir maaş, sigorta, ölüm durumunda aileye maaş bağlanması, iyi bir emeklilik imkanıyla geldi paralı askerlik düzeni. Ve eğitimsiz, fakir binlerce insan bu sayede iyi bir yaşam imkanına kavuştu. Profesyonel askerlik bazı avantajlar sağlar siyasetçilere. Örneğin askerinizi savaşa yollarken fazla düşünmezsiniz çünkü bir kontrat vardır aranızda ölmeye yolladıklarınızla. Onlar gerektiğinde tehlikeye atılabileceklerini bile bile bu mesleği seçmişlerdir. ….. kendi isteği dışında, vatan vazifesi diye asker olanın tabutunu eve teslim etmek çok zor iştir. …. Profesyonel askerin ölümünde ise ‘Ne yapalım işin gereği buydu’ deme şansınız vardır.”
Burjuvazi profesyonel orduyu bu eksenlerde tartışıyor. Komünistler açısından profesyonel ordu, üretim sürecinden koparak silah altına giden işçilerin bulunduğu kışlalarda örgütlenme olanağının baltalanması anlamına geliyor. Burjuvazinin yapmak istediği tam da budur. Profesyonel askerler demek devrimci siyasetten daha uzak kalacak, para karşılığında burjuvazi için ölecek ve öldürecek olan güçler demektir. Bu askerlerin isyan edip silahlarını üstlerine çevirme olasılığı her halükarda fabrikalarında, oturdukları semtlerde devrimci siyasetle bağ kurma olanağına sahip olan işçilere oranla çok daha düşüktür. Dolayısıyla profesyonel orduya geçişi, silahlı kuvvetlerin devrimci siyasetten uzak tutulmasına yönelik bir adım olarak görmek gerekir.